Meme hastalıkları kadınlarımızın çok sık karşı karşıya geldiği ve halk arasında bir çok yanlış bilginin yer aldığı bir hastalık gurubudur. Günümüzde bir çok kadın bu yanlış bilgiler yüzünden oluşan tedavi gecikmeleri nedeni ile sağlığını kaybetmektedir. Buna karşın basit ve ilaç tedavisi ile düzelebilecek, hatta hiç tedavi gerektirmeyen fonksiyonel meme rahatsızlıkları ile başvuran bir çok kadınımıza da gereksiz yere biyopsi, ve cerrahi tedavi gibi invaziv yöntemler uygulanabilmektedir.
Öncelikle meme hastalıkları yönünden her kadının kendi vücuduna karşı, son derece bilinçli ve uyanık olması gereklidir. Hayatı boyunca her banyo esnasında kendi memelerini muayene etmelidir. Bir çok meme hastalığına ağrı eşlik etmez. Bu nedenle kadının kendi kapacağı muayene ile tespit edeceği ağrısız bir kitle, hastalığın daha sonraki seyri ve uygulanacak tedavi yönünden hasta lehine büyük değişikliklere neden olacaktır. Özellikle meme kanseri varlığında bu şekilde yapılan erken tanı, kadının hayatını kurtaracağı gibi, bir çok vakada gelişmiş tedavi yöntemlerinin uygulanması ile hastalıklı memenin korunması dahi sağlanabilir.
Meme ağrısı mevcudiyeti sıklıkla memenin iltihabi hastalıklarına ve fibrokistik hastalığına eşlik eder. Özellikle kadının üreme açısından aktif olduğu dönemlerde, süt kanallarındaki enfeksiyon hastalıkları oldukça sık görülür ve meme ağrısı en belirgin bulgudur.
Yine üreme açısından aktif dönemde görülen ve sıklıkla hormonal dalgalanmalara eşlik eden memenin fibrokistik hastalığı çoğu kez meme ağrısı ile kendini belli eder.
Rutin yapılan meme muayeneleri esnasında saptanan ağrısız kitleler ise iyi ya da kötü huylu meme urlarıdır. Bu kitlelerin bir çoğu iyi huyludur. Bu kitleler iyi huyludurlar, ama zaman içerisinde büyürler. Bu nedenle bir çok iyi huylu meme kitlelerinin tedavisi, küçük bir cerrahi işlem ile sadece kitlenin çıkarılmasıdır. Bu kural meme gelişimini tamamlamamış genç kızlarda uygulanmaz. Bu durumda iğne biyopsisi ile iyi huylu olduğu saptanan bir kitle için, meme gelişimi tamamlanana değin beklenebilir.
Ultaronografi, mammografi ve laboratuvar tetkikleri ile meme kanseri şüphesi var olan vakalarda ise iğne biyopsisi ile tanı kesinleşir ise, biyopsi sonucu elde edilen kanserli hücre tipine göre tedavi haritası belirlenir.
Doğru tanı ve doğru tedavi bir çok kadında hayat kurtarıcı olabilir. Bunun yanında meme hastalıkları hakkında toplumda kabul gören bir çok yanlış mevcuttur. Bu yanlışlar hastanın kendisine zarar verdiği gibi, çoğu kez biz hekimlerin işinizde zorlaştırmaktadır. Öncelikle memeler bir kadın için utanılıcak ya da muayene ettirilmesi sakıncalı organlarımız değildir. Her kadın yılda bir kez rutin meme muayenesi yaptırmalıdır. Özellikle kırsal bölgelerde bir çok kadınımız meme hastalıklarına sahip oldukları halde, ahlaki ya da kültürel kısıtlamalar nedeni ile, doktor kontrolüne çoğu kez geç gelmektedirler.
Önemli sayılabilecek bir diğer yanlış da "mammografi" üzerinedir. mammografi bir tarama tetkiki değildir. Ancak ultrasonografi ile saptanan bir meme kitlesinin değerlendirilmesi amacı ile, röntgen uzmanının gerekli görmesi halinde çekilmelidir. Mammogarfi 35 yaşından küçük kadınlarda ancak çok gerekli ise çekilir, yine ikinci kez çekilen mammografi ile ilki arasında en az 2 yıl geçmiş olması gereklidir.