• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 

Op.Dr.Ali ÇALIKUŞU

Genel Cerrahi Uzmanı, Endoskopist

GASTROÖSEFAGEAL REFLÜ HASTALIĞI VE MİDE FITIĞI HAKKINDA BİLİNMEYENLER
MİDE FITIĞI
Sayfalarımız

Pankreas Kanserleri

Daha çok 65 yaş üstünde ve erkeklerde görülen pankreas kanseri, ölümcül kanserler arasında 4. sırada yer alımaktadır. Sigara, şeker hastalığı, alkole bağlı kronik pankreatit, herediter pankreatit, ailede veya kişinin geçmişinde bazı kolon polip tipleri, ailede kolon veya pankreas kanseri bulunması, yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme gibi nedenlerle ortaya çıkan hastalık, iştahsızlık, nedeni açıklanamayan kilo kaybı, üst karında hissedilen ve bazen sırta vurabilen ağrı, bulantı, depresyon, halsizlik, çabuk yorulma, göz aklarında sararma, idrarda koyulaşma ve dışkı renginde açılma gibi belirtiler gösteriyor.
Oldukça uzun süreli, çok çeşitli organların çıkartıldığı ve yeniden rekonstrüksiyonun yapıldığı bu ameliyat sırasında veya kısa süre sonrasında hastanın ölüm ihtimali (mortalite) ve kanama olması, fistül olması, gibi kötü durumlarla (morbidite) karşılaşılabilmektedir. Dünyada kabul edilen ölüm oranı %5 ve altındaki orandır. Yine ameliyat sonrasında ortaya çıkan komplikasyonlar için dünyada kabul edilen oran %15-20 dir. Ülkemiz şartlarında bu oranlar %5-10 mortalite ve   %20-25 morbidite oranlarıdır.
Pankreas dan köken alan tümörlerdir. Pankreas karın en arka bölümünde yerleşmiş, yaklaşık 15 cm uzunluğunda, mide, Oniki parmak barsağı ve kalın barsakla ön yüzü tümüyle kapatılmış bir organdır. Birçok önemli görevi olmakla birlikte, alınan gıdaların sindiriminde ve kan şekerinin dengede tutulmasında önemli rol oynamaktadır. Pankreas kanserleri organın her bölgesinden gelişmekle birlikte en sıklıkla baş bölgesinden gelişmektedir.
Pankreas kanseri, yağ ve proteinlerin sindirilmesine yardımcı olan enzimlerin üretilmesi ve aralarında insülinin de bulunduğu hormonları salgılamak gibi temel işlevleri bulunan pankreastaki sağlıklı hücreler anormalleşerek hızla çoğalmaları sonucu ortaya çıkan hastalık. Anormal hücreler, pankreas’ta kist olarak adlandırılan bir kütle meydana getirirler.
Sarılık, karaciğer büyümesi, sindirim güçlüğü, kilo kaybı, ağrı, iştahsızlık, kaşıntı, diabetes mellitus, bulantı, karında hassasiyet, karın boşluğunda sıvı birikmesi.
Hastalık sarılık olarak kendini gösterdiğinde, genellikle tehlikeli safhada olduğunu göstermektedir.
Önceleri müphem karın ağrısı olarak tanımlanan, hafif bir rahatsızlık hissi şeklindeyken, ileri dönemde sırta vuran karın ağrısı şeklini alır. Künt tabiatlıdır. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtileri ile sıklıkla birliktedir.
Kilo kaybı; Şişkinlik, hazımsızlık ve iştah kaybı ile birlikte yetersiz gıda alımı sonucunda hasta kilo verir.
Diyabet; Aniden ortaya çıkan, genellikle aile öyküsü olmadan gelişen şeker hastalığı hastalığın belirtisi olabilir.
Hastalık sinsi belirtilerle ortaya çıktığı için tanı zor olabilir. Erken dönemde yakalanan hastalarda, en sıklıkla hekime başvuru anında, bu hastalıktan hekimin şüphe etmesi ve buna yönelik araştırmalar yapması önemlidir.
Laboratuar tetkikleri: Serum bilurubinleri, alkalin fosfatız, karaciğer transaminazları ile CEA, Ca 19-9 ve Ca 125 gibi tümör belirteçleri yükselmiştir. İdrarda bilurubin pozitifliği mevcuttur.
Ultrasonografi: Hemen daima ilk başvurulacak inceleme yöntemidir. Pankreasta solid yâda kistik kitle varlığını, kitlenin boyutu, kitlenin diğer çevre yapılarla olan ilişiksi ve damarsal yapılara olan yakınlığı hakkında bilgi verir.
Tomografi ve MR: Tomografi ağız ve damar yolu ile kontras ilaç verilerek çekildiğinde pankreas tümörleri hakkında çok önemli bilgiler verir. Yaklaşık %95 ve üzerinde tanı koydurucu özelliği vardır. MR görüntüleme aynı şekilde tümörün ayırıcı tanısında önemlidir. Bu iki inceleme gerektiğinde birlikte kullanılarak hastaya verilecek ameliyat kararı için doğru sonuçlara ulaşılmasını sağlarlar. Tümörün evrelendirilmesinin doğru yapılmasını sağlarlar.
Yapılan fizik muayene, laboratuar ve radyolojik incelemelerin sonunda, pankreas tümörünün hangi evrede olduğu, komşu organlarla ilişkisinin ne durumda olduğu ve özellikle komşu damarlara yayılımın olup olmadığı ortaya konur. İleri evredeki tümörlerde cerrahi uygulanmaz. Bu hastalara uygulanacak kimyasal tedavi ile birlikte, mevcut sarılığının düzeltilmesi, beslenme desteğinin sağlanması, ağrının azaltılması ve diğer yaşam konforunun düzeltilmesi amaçlarıyla bazı girişimler uygulanmaktadır. Bunlar;

  • ERCP yapılarak safra yoluna stent konulması
  • PTK yapılarak safranın dışarı akıtılması
  • Ağrı için kat eter takılarak devamlı analjezinin sağlanması
  • Oniki parmak barsağında tıkanıklığa yol açan tümörlerde bu kısma stent takılması

Yapılan incelemelerde tümör ameliyatla çıkartılmaya uygunsa klasik olarak ‘Whipple ameliyatı’ uygulanmaktadır. Ayrıca tümör pankreasın gövde ve kuyruk kısmına yerleşmişse nispeten daha kolay rezeksiyon yöntemleri uygulanmaktadır. Tümörün cerrahi olarak çıkartılması bu hastalar için tek kür şansını oluşturmaktadır.
Pankreas başı tümörlerinde, cerrahi olarak yalnızca pankreasın baş kısmını çıkartabilmek mümkün olamadığı için ameliyat daha karmaşık olmaktadır.

Uygulanan Whipple Ameliyatında; pankreasın başı ile birlikte, safra kesesi, ana safra kanalının bir kısmı, oniki parmak bağırsağı, midenin bir kısmı ve etraf lenf bezleriyle birlikte bir blok halinde cerrahi rezeksiyon yapılmaktadır. Bu ameliyat tekniğinin değişik uygulama çeşitleri vardır. En çok tercih edileni, daha iyi yaşam konforu sağladığı için, mideden rezeksiyon yapılmaksızın piler koruyu yapılan Whipple Ameliyatıdır

ALKALEN REFLÜ GASTRİT (Hayalet Hastalık)
ALKALEN REFLÜ GASTRİT TEDAVİSİ (Safra Kaçağı Gastriti)
Üyelik Girişi
Hava Durumu
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam144
Toplam Ziyaret1059487